Bu gerçekten “şike operasyonu”mu?

Bu gün Radikal gazetesi yazarlarından Cengiz Çandar çok güzel bir yazı yazmış Türkiye’deki şike iddiaları ile ilgili geçmişten günümüze bir bir örnek veriyor yazıyı hiç dokunmadan yayınlıyorum lütfen iki dakikanızı ayırıp okuyunuz.

Bu gerçekten “Şike Operasyonu” mu?

“Şike operasyonu” mu gerçekten? Yoksa, “Fenerbahçe operasyonu” mu; ya da “Aziz Yıldırım operasyonu” olmasın…

Doğma büyüme Beşiktaşlı ve Beşiktaş Kulübü kongre üyesi olduğunu açıklayan İsmet Berkan’ın önceki gün sosyal paylaşım sitesi Twitter’da yazdığı şu satırlara gözüm takıldı, televizyonda (A Haber) kelimesi kelimesine okudum:

“Şike operasyonu beni hiç rahatsız etmiyor, aksine bu operasyon sayesinde sevinmeye de hazırdım ama polisin operasyonunu kamuoyuna satma çabası beni işkillendirdi, bugün yaşananlar daha beter işkillendiriyor beni. Büyük resimde birşeyler dönüyor, ama ne?”

İsmet Berkan’ın sözünü ettiği, o gün Emniyet’ten alındığı açıklanan ve polislerin Aziz Yıldırım’ın evine Pazar sabahı gidişini gösteren görüntülerin televizyon kanallarında sunumuydu. Araya “Şike Operasyonu”nda ele geçirilen (Aziz Yıldırım’la ilişkisi yok) 8 ruhsatsız silahın görüntüleri de sokuşturuluyor.

Görüntülerde bir suçun suçüstü ortaya çıkartılması yok elbette. Ama böyle bir algı yaratılıyor. Aziz Yıldırım üzerinde. Tipik bir psikolojik harekat örneği. Daha ifadesi bile alınmamış birinin kamuoyu nezdinde infazı sağlanıyor.

Psikolojik harekat

Üstelik bu gizli olması gereken hazırlık soruşturması sırasında yapılıyor. Polis, medyaya –daha önce de yazdım- cömert bir servis yapıyor. Medya, hiçbir hukuk ve ahlak filtresinden geçirmeden eline tutuşturulanı yayımlayarak psikolojik harekata aracılık yapıyor.

Tıpkı 28 Şubat’ta yaptığı gibi. Tıpkı o dönemde mağdurlarından birinin ben olduğu “Andıç”ta yapıldığı gibi.

Hukuk ayaklar altına alınarak “adalet”e nasıl ulaşılacaksa, o yol izleniyor.

Medya yöneticilerinin bir bölümü hiçbir şeyi sorgulamadan, polise inanma yolunu çoktan ve kendiliğinden seçtiler bile.

Oysa, medya boru-trampet takımıyla üç gün üstüste gürültüyle açıklanan “bilgiler ve bulgular”ın bir bölümü fos çıktı. Örneğin, Karabükspor’dan Fenerbahçe’ye transfer olan Nijeryalı futbolcu Emenike’nin bavul bavul para aldığı ve Fenerbahçe karşısında maça çıkmadığı, bunun belgelerinin bulunduğu öne sürülmüştü. Açın bakın Pazartesi-Salı günkü gazetelere.

Emenike serbest bırakıldı. Var olduğu iddia edilen görüntüler ise hiç ortaya çıkmadı.

Aziz Yıldırım’ın Beşiktaş-Fenerbahçe maçından önce Futbol Federasyonu Başkanı’na telefon edip Cüneyt Çakır’ı maç hakemi olarak istediği ve maçtan önce Cüneyt Çakır’la görüştüğü manşetlere çıkmıştı.

Ne oldu? Bunun gerçek olmadığı ortaya çıktı. Örnekleri saya saya bitiremeyiz.

Bu şekilde yürütülen bir “operasyon”un milyonlarca Fenerbahçeliye “Temiz Eller Operasyonu” olduğuna ikna edemezsiniz. Fenerbahçeliler, bunun Aziz Yıldırım üzerinden yürütülen bir “Fenerbahçe Operasyonu” olduğuna kanaat getirmeye başladılar.

Bunu kim, niçin, ne amaçla yapıyor? Cevabını bulamadıkları, benim de cevabını araştırdığım soru bu.

Lube Ayar’ın soruları

Ne ki, Fenerbahçelilerin önemli bir bölümü bunun “dürüst” bir “Şike Operasyonu” olduğuna ilişkin kül yutmuyor. Alın size bir Fenerbahçe taraftarı olan, ödül sahibi bir gazeteci, 12 yıllık yargı muhabiri Lube Ayar’ın Twitter’de yazdıklarına.

“Anlamak istemeyenlerle işim yok. Ama algı sorunu olanlara tekrar anlatabilirim. Hadi başlayalım” diye söze girmiş. Kayda düşsün:

“1) Polis, 2004’ün son haftalarında ‘dinlemede’ydi! Yani, Rize-Akçaabat ve Rize-Beşiktaş maçında olacakları biliyordu. Soru: Ne yaptılar?

2) Maçlar oynandı, lig bitti, soruşturma bitti. Bursaspor küme düştü. Şike konuşmaları savcı Selim Berna Altay’a geldi (Hrant Dink cinayeti davasının savcısıydı. cç) Soru: Savcı ne yaptı?

3) 2005’te dava başladı. Ben dosyayı aldım. Bazı belgeleri yayımlayan Milliyet, şike belgelerine burun kıvırdı. Soru: Geçti mi bir yıl?

4) Milliyet’in spor ödülleri töreninde M. Ali Şahin’e bu belgeleri anlattım, önceki haberlerimi övüp kartını verdi. Soru: Bakan ne yaptı?

5) Juventus (İtalya’nın ünlü futbol takımı cç) küme düşürüldü. Ben apar topar Datça’dan çağrıldım, bir kısmını yazdım (Türkiye’deki şike soruşturması cç), bir kısmı veto yedi. Soru: Geçti mi 2 yıl?

6) Bakan (M.Ali Şahin) NTV’nin canlı yayınına çıktı. Haluk Yürekli istedi, telefonla bağlanacaktım. Ama Bakan istemedi, konuşamadım. Soru: Size neden?

7) Bakan yayında ‘İki yıllık zaman aşımı süresi doldu, yapacak bir şey yok’ dedi. Soru: Bu sürenin nasıl geçtiğini anladınız mı?

8) Milliyet’ten Cemal Ersen’e konuşan Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı Haluk Ulusoy, ‘Bu belgeler yok’ dedi. Soru: Diyecek söz bulabiliyor musunuz?

9) Sedat Ergin (o sırada Milliyet Genel Yayın Yönetmeni cç) Fenerbahçe muhalefetinin (Aziz Yıldırım’ın muhalifleri) telefon konuşmalarını içeren bölümü silip attı, ‘Yıldırım lehine yazı istemem’ dedi. Sorum yok!

10) Milliyet’te Sedat Peker’in ünlülerle yaptığı telefon konuşmalarını koyduğum dosyadan Şansal Büyüka’nınkiler yok oldu! Bulamam mı sandınız?

11a) Habertürk’teyken Fatih Altaylı kimsenin yapamadığını yaptı Rüştü’nün (o dönemde Fenerbahçe’nin kaptanı, kaleci Rüştü Reçber) dövülmesine ilişkin telefon konuşmalarını Kanal 1 Haber’de yayımladık.

11b) Ertesi gün spor basınının Sedat Peker’le ilişkisin kanıtlayan ikinci bandı hazırladık. Sabah, Altaylı beni çağırdı ve şöyle dedi…

11c) ‘Bugüne kadar Başbakan, Cumhurbaşkanı, MİT, Ordu yazdım, ama böyle bir şey ilk defa başıma geliyor. Bu bandı yayımlamasak olmaz mı?’

11d) Altaylı, ‘Mehmet Ağar’ından Şenes Erzik’ine, Fatih Terim’inden Tahir Kıran’ına aramayan kalmadı’ dedi. Sorum yok!

Aykut Kocaman’dan Alex’e

“Türk futbolu çökmeli, yeniden inşa edilmeli… 1958’den beri bütün lig incelensin… Benim ağırıma giden Fenerbahçe’nin öne çıkarılması” diyen Türk futbolunun ahlak abidesi, Fenerbahçe Teknik Direktörü Aykut Kocaman’ın onur ve emek adına niçin çırpındığını şimdi anlıyor musunuz?

Türkiye’de futbol oynayanlar arasında bir başka ahlak abidesi olan Fenerbahçe kaptanı Alex’in dün basın toplantısı düzenleyip, “Biz burada alını terimizi biliyoruz. Biz hiçbir maçı lekeli kazanmadık. Hak ederek kazandık. Şu an net bir şey yokken bu konular hakkında vereceğim bir cevap yok. Ben gerçekler üzerine cevap veririm. Benim için Fenerbahçe şampiyondur” diyerek, niçin isyan ettiğini anladınız mı?

Fenerbahçelilerin niçin olan-biteni “dürüst” amaçlı bir “şike operasyonu” olarak görmediğini anlayabiliyor musunuz?

Başka sorum yok…

Ellerine sağlık Cengiz Çandar

yazının orjinaline buradan ulaşabilirsiniz

Yorum Bırakın

2 comments

  • ben de merak ediyorum neden yanlızca Fenerbahçe maçları 8 ay boyunca sadece Fenerbahçe mi vardı? Peki Trabzonun Bursa maçı dk.42 maç 0-0 kaleci sakatlanır ve değişir dk.44 durum 0-1 Trabzon öne geçer maç öyle biter doğal ama Gençlerbirliği maçı dk.88 maç 1-1 kaleci sakatlanır değişir ve dk.90 maç 1-2 Trabzon bu skorla kazanır tesadüf mü? Fener bahçe şikeyle Buca maçını 5-3 kazanır Trabzon şikesiz daha farklı aynı Trabzonu Fener derbeder etmemiş miydi? Son olarak artık esnafa telefondan ürün fiyatlarını soramıyoruz neden mi her an şifreli konuşma ve rüşvetten içeri gidebilir organize ekipler hudut dinlemiyor yetkileri hadlerinin ötesinde… saçma mı hayır isterseniz benzer bir nedenle içeriye atılan bir hafta hapis yatan ve şu anda tazminat davasını kazanmak üzere olan birilerini size söyleyebilirim, bunlardan biri eniştem de:) asıl bu operasyon en büyük şikedir ve tam bir Bizans, İngiliz oyunu, tam bir Sevr’dir. ama cesaret edip bunları yazan yok sanıyordum size teşekkür ederim.

  • […] İlk dalga ile ilgili post için tıklayın Cengiz Çandar’ın yazısı için tıklayın […]