Celtic – Fenerbahçe maç analizi
Bir artılar, eksiler yapmak lazım bence.
Bu sefer artılarla başlayalım.
+ van persie ilk 11’de başladı, 90 dakika forma giydi. Sıfır katkı yaptı, fizik olarak yetmedi. Böylece van persie krizi diye tencere tava çalanlar, başta van persie olmak üzere, görmesi lazım ki van persie fizik olarak bizim oynayacağımız oyuna hazır değil. Sadece üstün kalitesi ve oyun zekası ile sahada kalabiliyor.
+ fernandao sonradan girdi, gol orucunu bozdu. Güveni yerine geldi.
+ fabiano iki gol yemesine rağmen nerede ise hatasızdı. Tek bir ufak hata yaptı, topu bir kere sektirdi ama onu da yakına düşürdü, zaten alabilirdi. Kjaer müsade etmedi, gelip vurup uzaklaştırdı.
+ ozan “yine” ilk 11 başladı. Yarın josef iyileşip döndüğünde hoca ozan’ı kestiğinde, yavşak basın çıkıp ozan’a şans verilsin diye bağırındığında ilk önce ozan’ın çıkıp itiraz etmesi lazım “ulan adam daha bana ne kadar şans versin” diye. Çıkıp demesi lazım “bana yeterli şans verildi, daha da verilecektir. Ama benim de çok çalışmam, hiç olmazsa kendimden 12 yaş büyük meireless’in fizik katkısını verebilmem lazım” demesi gerekir. Ozan çok önemli yetenek, Türk futbolunda komple orta saha oyuncusu diye tabir edilebilecek özellikler var kendisinda ama daha olması lazım. Eğer takımın kalbinde, bütün savunma merkezinin dayandığı yerde oynuyor ve bu katkıyı veriyorsa, josef dönünce josef oynar bana göre, bu net.
+ iki büyük ve kritik maçta, üst üste 2-0 mağlubiyetlerden döndük. iki büyük maçta da berabere kaldık ama oyun üstünlüğü bizde idi. Bunlar çok önemli artılar.
+ şimdiye kadar avrupa futboluna karşı mücadele tarzımız, sakin kalıp, ilk önce savunma emniyeti, sonrasında topa sahip olarak rakibe oynayacak süre ve alan bırakmamak üzerine dayalı idi. Bu sene ise işin rengi değişti. Şimdi fiziksel oynuyoruz rakiplere karşı. Bu görüntü ve seyir olarak bile alışmadığımız bir şey. Dakika 1’de ayağında top olan rakibe doğru koşan 3 fenerli vardı dakika 70 küsürde de öyle.
+ volkan şen inanılmaz silah. Onun da gelişi ile böyle bir hücum hattının (rvp, F9, nani, markovic, volkan, diego) hiç bir şekilde gol sıkıntısı çekmemesi lazım.
+ dün akşam hocaya bir kere daha artı verdim. Dün akşam yazdığım gibi ya deli olacaktı ya da dahi. Volkan’ı oyundan almayı, 39.dakikada rakip ceza sahasının sol tarafında topu ezip, 3 kişiyi geçmeye çalıştığında kafaya koydu. Volkan’ın sözde sakatlığı da bahane oldu. Ozan ise fernandao’nun ilk golü öncesi kaptırdığı topta, kenar çizgide hoca ondan daha hızlı koşarken, orta sahayı jogging yapar gibi geçtiği sırada adını değişiklik listesine yazdırdı. Meireless hamlesi de %100 doğruydu. Meireless çok iyi oynadı ama bitmişti. Daha önce ön libero da oynamış ba’yı alarak hem hava topu tehlikesini kesti hem de ön libero için iri yarı, hamleli bir oyuncu koyup güvenliği arttırdı.
+ tüm hazırlık maçları da dahil ilk defa korner golü attık sanırım. Taç atışlarındaki organizasyona bile bu kadar çalışan bir takımın daha çok kafa golü atması lazım duran toptan diye düşünüyorum.
Eksiler ise şöyle bence;
– Hatalar genel olarak hep savunma bazlı. Hem bireysel hem takım savunmasında hatalar yapıyoruz. Bu kadar çok koşan, bu kadar fiziksel oynamaya çalışan bir takımın öncelikle daha çok ikili mücadele kazanması lazım. Daha sonra hücum için çalıştığımız duran top setlerini savunma için de çalışmak lazım. Bunun için celtic’in korner vuruşu sırasındaki dizilişi ile bizim korner sırasındaki dizilişimizi bile karşılaştırmak yeterli.
– Hücumda rakip 18 üstünde seken reboundları kovalıyoruz. Çünkü hücum prese konsantreyiz ama savunmada seken reboundları kovalamıyoruz. Bu da rakibe tekrar tekrar bizim 18 üstünden şut imkanı veriyor. Fenerbahçe’nin bu bekleri ile stoperlerde eğer çok önde yakalanmamış ise, araya top, verkaç, adam eksiltme gibi gol yemesi oldukça zor set savunmasında. Tek zaaflar duran top dizilişi (adam mı savunacağız alan mı savunacağız bir karar vermek lazım) ve seken toplarda yenilen şutlar.
– Benim görüşüm şu, oyuncular istedikleri kadar profesyonel olsunlar savunmada bir yönlendirmeye, görevlendirmeye ihtiyaç duyarlar. Hücumda yapılacakların çerçevesi çok kalın ve net çizgilerle çizilmeyip, orada insiyatif ve direksiyon biraz oyuncuya bırakalabilir belki. Ama savunma da böyle bir lüks olamaz. Örnek, korner atışlarındaki dizilişi artık oyuncular otomatik olarak bilmeli ve hemen yerine yerleşmeli.
İki örnek ile anlatayım;
İlk yediğimiz golde, bize golü yediren aslında van persie (gol %100 ofsayt bu arada ama olsun maksat pozisyonu anlatmak).
Neden?
Normalde bir forvet savunmaya geldi ise, ya rakip stoper ile eşleşir fizik olarak yeterli ise, ya da 18 üzerinde seken reboundlara rakip rahat vurmasın diye yerleşir ve düşen topu kovalar uzaklaştırmak için.
Biz de ise rvp en geride kaldı. Takım olarak öne çıktık, griffiths ofsaytta idi.
Top arkaya aşırılınca rvp refleks olarak arka direk dibine gidip, direği tutmaya niyetlendi. İşte yan hakeminde tabak gibi ofsaytı kaçırmasına bu sebep oldu.
Rvp gözüne fener tutulmuş tavşan gibi paralize oldu çünkü kendisine nerede duracağı söylenmemiş.
İkinci örnek; bizim tüm korner ve duran toplarımızda celtic’in dizilişi.
Maçı tekrar seyreder ya da özetlere bakarsanız farkedeceksiniz ki, ikinci celtic golünün asistini yapan oyuncu, rakibin kullandığı duran toplarda 18 yayı içinde durmakla ve penaltı noktasından 18 yayına kadar olan bölgeyi savunmakla görevli. Bütün pozisyonlarda ezberlemiş gibi oraya gidip hemen yerleşti. Öyle geniş kullanımlı bir alanı savundu ki orada seken reboundların hiç birine oyuncularımızın rahat vurmasına müsade etmedi.
Sonuç;
Viktor’a kadar görev yapan hocalarda, stop-pas ve kontrol oyunu sebebi ile ülser olurduk, sedef olurduk, zona çıkartırdık. Yani öldürmez ama süründürür hastalıklar sahibi olurduk.
Viktor’da ise kalp spazmı, yüksek kan basıncı dolayısı ile beyinde bir damarın patlaması, inme inmesi gibi ani ölümlerle karşılar, tık diye giderizJ
Yani önceki oyunların ve şimdiki oyunların en temel farkı bu.
Emrah AKMAN